Her şey bir tohumla başladı.
Toprağa düşen, kök salan, güneşi içine çeken ve suyla beslenen bir tohum…
Biz o tohumu gördük, hissettik ve anladık: Doğanın her zerresinde saklı bir şifa, her yaprağında gizli bir güven, her kokusunda gerçek bir sadelik vardı.
ARFADA işte böyle doğdu — bir markadan çok, doğaya verilen bir söz olarak.
Kozalakların direncini, ananasın tazeliğini ve hindibanın arındırıcı yolculuğunu aldık;
onları saf, katkısız ve şeffaf bir şekilde insanla buluşturduk.
Çünkü biz inanıyoruz ki doğallık yalnızca bir içerik değil, yaşamın kendisidir.
Ve gerçek güzellik, sadeliğin içindedir.
